ÖZET
GEMA vakfı, Gediz havzası için yaşamsal kararlar ile Gediz havzasına ve Türkiye’deki tüm nehir havzalarının korunmasına ilişkin öneriler geliştirmektedir. Endüstriyel ve evsel atıksular nehrin su kalitesini etkileyerek su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini zorlaştırmaktadır. Bu sebeple, nehir havzasına deşarj edilen atıksuların gerekli yönetmelikleri karşılayacak seviyede arıtılmaları ve denetimlerin sıklaştırılması gerekmektedir. Mevcut atıksu arıtım tesislerinin arıtım verimlerinin artırılması ve yeni atıksu arıtım tesisleri kurulabilmesi için teşvik ve kredilendirme olanakları büyük önem taşımaktadır. Su kaynaklarının birincil tüketicisi olan tarım sektöründe, vahşi sulama yöntemlerinden vazgeçilerek suyun etkin kullanımı yeni teknolojilerle ağlanmalıdır. Açıkta yapılan sulama kanalları kapatılmalı yerine kapalı-boru sistem su kanalları yapılmalı ve/veya damlama sistemine geçilmelidir. Su ve toprak kaynaklarının başlıca kirleticilerinden birisi olan tarımsal ilaçların kullanım miktarları ve içerikleri denetlenmelidir. Gediz Havzası’nın sürdürülebilir yönetimi için havza genelinde toprak, bitki ve su tahlilleri düzenli olarak gerçekleştirilmelidir. Arazideki su miktarına göre tarımsal üretim planlaması yapılmalıdır. Havzanın tümünde etkili olan ve büyük tahribatlara yol açan su erozyonuna karşı gerekli önlemler alınmalı ve bu konuda çiftçiler bilgilendirilmelidir. Küresel ısınmanın etkisinde, kuraklık tehdidi altında bulunan Gediz Havzası’nda GEMA Vakfı’nın önderlik ettiği ve başarmak için büyük çaba sarf ettiği yasal ve yönetsel organizasyonlarının bir an önce yaşama geçirilmesi gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Gediz Nehri, kirlilik, çözüm önerileri
- GEDİZ HAVZASI’NIN YAŞATILMASI İÇİN ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Batı Anadolu’nun en önemli nehirlerinden bir tanesi olan Gediz Nehri’nin korunmasına ve geliştirilmesine ilişkin aşağıda vurgulanan çalışmaların yapılması son derece önemlidir.
▪ Gediz Nehir yatağı ıslah edilmeli, ağaçlandırılmalıdır. Gediz nehrine paralel atık su kanalı yapılmalı, Menemen İlçesi Maltepe Beldesi’nde arıtma tesisi kurulmalıdır. Evsel ve sanayi atıkları Gediz Nehri’ne dökülmemelidir.
▪ Kula tabakhaneleri, Turgutlu Organize Sanayi, Bağyurdu Organize Sanayi, Muradiye Organize Sanayi, Akhisar Zeytin İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nden çıkan atıklar ve atıksular Gediz Nehri’ni kirletmektedir. Manisa’da 150’nin üzerinde zeytinyağı fabrikası ve arıtması olamayan birçok fabrika Gediz’i kirletmektedir. Bunların acilen önlenmesi gerekmektedir.
▪ Gediz Havzası üzerindeki tüm illerde (Kütahya, Uşak, Manisa ve İzmir) birinci ve ikinci sınıf arazilerde tarım topraklarında konut ve sanayi yerleri yapılmaktadır. Havzada düzensiz kentleşme ve sanayileşme minimize edilmelidir.
▪ Gediz, Büyük Menderes, Küçük Menderes ve Bakırçay nehir yatağı kıyılarında resmi olarak izin verilen ve kaçak olan kum ve toprak ocaklarının faaliyetlerine son verilmesi gerekmektedir. Ege havzalarında resmi kum ve toprak ocaklarında kum ve toprak alımlarından sonra arazilerde toprak ıslahı çalışmalarının gerçekleşmesi sağlanmalı ve yaptırımlar getirilmelidir. Bu bölgeler teraslandırılıp ağaçlandırılmalıdır. Toprak ıslahı yapılırken Valiliklerin kuracağı komisyonlarda ve denetimlerde E.Ü. Ziraat Fakültesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Ziraat Mühendisleri Odası, Ziraat Odası ve GEMA Vakfı yetkililerinden birer temsilci bulundurulması önerilmektedir.
▪ Gördes Barajından Gölmarmara Gölü’ne İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığından su verilmesi için çalışma gerçekleştirilmiştir. Ancak, çaydaki kum ocaklarının tahribatından dolayı su çaya su verilememektedir. Kum çayında 3 adet kum ocağı, 4 adet kuvars taş ocağı aktiftir. Kuvars ocakları ile ilgili, birimlere kapatılması hususunda başvuru yapılmasına rağmen henüz somut bir reaksiyon alınmamıştır. Bu hususun dikkate alınmasında yarar vardır.
▪ Tüm il ve ilçelerde, belediyelerde, organize sanayi bölgelerinde ve fabrikalarda arıtma tesislerinin kurulması son derece önemlidir. Bu konuda bakanlıklar teşvik ve kredi olanakları sunmalıdır.
▪ Kuraklığa karşı tahıl ve bitkisel ürünlerin ekimi sağlanmalıdır. Teşvik ve krediler verilmelidir. Hibrit tohum yerine ata tohumu destek verilmelidir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın aslında devlet vermiş gibi sunulsa da hibrit tohumun ağırlığı hala ezici bir çoğunlukta olduğu da gözden kaçmamalıdır.
▪ Havzada su kaynakları kısıtlı olduğundan özellikle kırsal alanlarda DSİ tarafından sondaj kuyuları açılmalı, izinsiz açılan kuyuların control altına alınması, köylerde su kaynaklarının bütüncül kullanılması için köylerde sulama kooperatifleri kurulmalıdır.
▪ Tarımda açık sulama kanalları ve vahşi sulama yöntemleri yerine kapalı ve damlama sulama yöntemlerinin uygulanması sağlanmalıdır. Bu konuda kredi ve teşvikler verilmelidir.
▪ Gediz Nehri’ni kirleten unsurlardan biri olan tarım ilaçlarında denetlemenin yapılması sağlanmalıdır. Vatandaşlar halk sağlığı açısından bilgilendirilmelidir.
▪ Gediz Havzası’nda bütün arazilerde toprak, bitki ve su tahlilleri düzenli yapılmalıdır. Tuzlu, kireçli ve borlu arazilerde meyve ve sebze ekimi yapılmamalıdır. Arazideki su miktarına göre üretim planlaması yapılmalıdır.
▪ Gediz Havzası yönetimine bağlı bir gözlem evi kurulmalıdır. Bu birim havzaya ilişkin verileri toplayacak, derleyecek, işleyecek, sınıflandıracak, veri bankası ve envanter şekline dönüştürecektir. Bu amaçla ölçme ve izleme sistemleri kurularak elde edilen sonuçlar isteyenlerin kullanımına açık olacaktır.
▪ Havzada mera ıslağı düzgün olarak planlanmamaktadır. Gübrelemenin yapılmadığı araziler verimsiz kalmaktadır. Orman varlığının ve havzaların korunması kadar meraların korunması konusunda da ciddi çalışmaların yapılması önemlidir. Orman ve mera ıslahlarında açık cezaevleriyle iş birliği ile çalışmalar yapılabilir.
▪ Yeni Maden Yasası’na göre Gediz Nehri yatağı kıyılarında maden ruhsatı alınabilmektedir. Nehir yatağı kıyılarında kum ocağı çalışmaları yapılmaktadır ve bu çalışmalar nehir yatağına büyük tahribatlar vermektedir. Özellikle Kütahya ve Uşak’ta nehir yatak kıyısında çok büyük tahribatlar meydana gelmiştir. Kum ocaklarından kaynaklanan tahribatlar ile ilgili rehabilitasyon çalışmaları yapılmalıdır. Kum ocaklarının tahribatından en çok etkilenen Kütahya ve Uşak başta olmak üzere Manisa ve İzmir’de düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Türkiye’de 85 bin adet kum ve taş ocağı bulunmaktadır (Yılmaz, 2015). Taş ocakları sulamada sorun oluşturmaktadır. Gediz kenarında, tarımsal arazilerde, orman arazilerinde taş ocakları ruhsatı verilmemelidir. Verimsiz arazilerde ve dağlarda taş ocağı ruhsatı verilmelidir.
▪ Havzalarda tüm belediyelerde düzenli katı atık depolama tesisleri kurulmalıdır. Yer seçimleri yapılırken su kaynaklarına etkilerin minimize edilerek planlanması gerekmektedir. Ayrıca, bu konulara ilişkin teşvik ve kredilendirmelerin arttırılması gerekmektedir.
▪ Havzanın tümünde etkili olan ve büyük tahribatlara yol açan su erozyonuna karşı gerekli önlemler alınmalı ve bu konuda çiftçilerimizin bilgilendirilmesi için başta İl Tarım Müdürlükleri olmak üzere diğer kuruluşlarının acilen devreye girmesi gerekmektedir.
▪ Havzada alternatif enerji kaynakları araştırılmalı, jeotermal, güneş, rüzgar ve biyolojik atıklardan yararlanılarak elektrik enerjisi ve ısınma ihtiyaçları karşılanmalıdır. Çevre Bakanlığı, Valilik ve Belediyeler bu konuda çalışmalar ve projeler yürütmelidir
▪ Çeşitli taşkınlarda Gediz Nehri’nin yatak değiştirmesinden dolayı çevre arazilerde oluşan tecavüz ve terklerden dolayı kadastro istimlak çalışmaları DSİ 2.Bölge Müdürlüğü ve Tapu Kadastro Bölge Müdürlüğü tarafından tamamlanmalıdır.
▪ DSİ 2. Bölge Müdürlüğü tarafından Gediz Havzası ıslah projesinin Menemen’den Manisa’ya kadar ıslah çalışması bitirilmiştir. Ancak Manisa, Turgutlu, Ahmetli, Salihli, Demirköprü Barajı’na kadar Gediz ıslah projesinin en kısa sürede bitirilmesi önerilmektedir.
▪ Çevre ile ilgili verilen cezaların yaptırımı mülkü amirlere aittir. Ancak kirlilik nedeniyle kesilen cezalar çevre sektörüne dönmemektedir bu nedenle, bu cezalar Gediz Havzası yönetim heyetine ödenmelidir.
▪ Küresel ısınmanın etkisinde ve ağır bir erozyonla çölleşme tehdidi
altında bulunan Gediz Havzası’nda acilen toprak ve su kaynaklarını koruma önlemleri alınmalıdır. GEMA Vakfı’nın önderlik ettiği ve başarmak için büyük çaba sarf ettiği yasal ve yönetsel organizasyonlarının bir an önce yaşam geçirilmesi zorunludur.
▪ Gölmarmara Gölü, yanlış planlama nedeniyle su sıkıntısı yaşamaktadır.
▪ Gediz Nehri boyunca denetimlerin sıklaştırılması gerekmektedir.
▪ Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hazırlayacağı su yasası gereğince arıtma tesislerinin çalışmalarını denetlemek maksadıyla yeminli mühendislik denetim şirketleri kurulmalıdır. Bu denetim şirketleri Çevre Bakanlığı’na bağlı olarak belediyeler, organize sanayi ve sanayi kuruluşlarının denetlenmesi görevini üstlenmelidir. Denetim şirketleri doğayı ve su kaynaklarını korumak için düzenli olarak çalışmalıdır.
▪ Yeni Maden Yönetmeliği’ne her türlü akarsuda maden işletme ruhsatı alabilme imkanı tanınmıştır (ETKB, 2017). Akarsu havzalarının korunması için Yeni Maden Yönetmeliği’nin gözden geçirilmesi gerekmektedir.
▪ Havzada Alaşehir ve Salihli’de jeotermal tesisler kurulmuştur. Tesisler kurulurken 1. ve 2. sınıf tarım arazileri korunmamış, jeotermal tesislere dönüştürülmüştür. Önümüzdeki yıllarda tarım arazilerinin korunması konusunda hassas olunup planlamanın buna göre yapılması önemlidir. Tesisler kurulurken jeotermalden çıkan suların re-enjeksiyon kuyuları ile geri verilmesi gerekmektedir.
▪ Havzada Alaşehir’de fay hatları üzerinde bulunan yerleşim yerlerinin olduğu alanlarda suların aşırı kullanımıyla derin çatlaklar oluşmuştur. Yakın gelecekte Gediz havzası üzerinde çökme kaynaklı problemler görülebilir. Bu sebeple, obruk oluşumlarının önlenmesi için çalışmalar yapılmalıdır.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Gediz Nehri yatağı ıslahı acilen bitirilmeli ve ağaçlandırılmalıdır. Kütahya, Uşak, Manisa, İzmir illerinin ülkemizdeki su ve tarımsal potansiyeli dikkate alınarak; tarım arazilerinin tarım dışına çıkarılması adına yapılan işlemlerde alınan kamu yararı kararları tarımsal potansiyele göre düşünülmeli ve verimli tarım alanları yok edilmemelidir. Toprak ve su kirliliğine neden olan sanayi, maden, tarım sektörleri bilinçlendirilmeli, 1. ve 2. sınıf tarım arazileri koruma altına alınmalıdır. Mümkün oldukça sanayi alanları tarımsal araziler üzerine yapılmamalı ve hali hazırda bulunan tüm tesisler denetlenmelidir. Murat Dağı 2309 metre yüksekliği ve 500 km’ye yayılan alanı ile Ege Bölgesi’nin ekoloji ve yağış rejimini düzenleyen öneme sahip bir dağdır. Volkanik olması nedeniyle zengin toprak ve bitki örtüsü barındırır. Gerek yüksekliği gerek bitki örtüsü zenginliği sayesinde yeraltı kaynakları çok bereketlidir. Nitekim Gediz Nehri ile Porsuk, Banaz ve Susurluk çayları bu dağdan doğar. Ayrıca Sakarya ve Menderes nehirleri bu dağdan beslenir ve Murat Dağı Anadolu coğrafyasının yeraltı su kaynaklarının birçoğuna ev sahipliği yapar. Bu nedenle ülkemizin ve bölgenin su ihtiyaçları ve verimli tarım arazileri dikkate alındığında, bu dağda maden faaliyetlerine izin verilmemelidir. Havzada jeotermal santrallerin önemli bir bölümü 1. sınıf tarım arazileri üzerine yapılmıştır. Havzada alternatif enerji kaynakları araştırılmalı, güneş, rüzgâr ve biyolojik atıklardan yararlanarak elektrik enerjisi sağlanmalıdır. Gediz havzasında yüzlerce jeotermal sondaj kuyusuna izin verilmiştir. Ancak kuyuların izlenmesi ve denetimlerin sıklaştırılması gerekir. Havzadaki sıcak sularda bor yüksektir. Bu nedenle bu akışkanın sulama ve içme sularına karışmaması önemlidir. Alandaki sebze ve meyve üretimi bordan etkilenmektedir.
2024 Eylül Ek:
Türkiye’de herhangi bir organize sanayi bölgesi açılışından önce arıtma tesisi kurulmalıdır. Arıtma tesisi olmayan organize sanayi açılmamalıdır. Aktif organize sanayi bölgelerinin hepsinde arıtma tesisleri kurulmalı ve düzenli olarak denetlenmelidir.
Su kaynaklarının temiz ve içilebilir, tarımda sağlıklı bir şekilde kullanılabilir olması için gerekli tüm tedbir ve önlemler alınmalıdır. Hiçbir şekilde su kaynaklarını kirletecek faaliyetlere, madenlere izin verilmemelidir. Örneğin artıgerçek web sitesindeki habere göre Zorlu Grubu’na ait Meta Nikel Kobalt Madencilik Şirketi’nin Manisa’nın Akhisar ve Gördes ilçeleri arasındaki nikel madeninin kapasite artış talebi geçtiğimiz haftalarda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylandı. Şirket alanda bir artışa gitmeden üretim kapasitesini yıllık 1 milyon tondan 8 milyon tona çıkaracak. Ayrıca her biri yıllık 2 milyon 880 bin ton kapasiteye sahip iki adet eleme tesisi kurulacak. İzmir- Manisa Planlama Bölgesi 1/100 bin Ölçekli Çevre Düzeni Planı’na göre tarım arazisi, çayır-mera ve orman alanında kalan proje aynı zamanda barajların koruma alanı içerisinde bulunuyor. ‘GEDİZ HAVZASI’NDAKİ SU KAYNAKLARI TEHDİT ALTINDA’ Jeoloji yüksek mühendisi ve tıbbi jeoloji uzmanı doktor Eşref Atabey, Gördes nikel madeninin etkilerini Artı Gerçek’e değerlendirdi. Atabey, “Proje alanı Gediz Havzası alt havzalarından olan Gördes-Gölmarmara Alt Havzası’nın orta kesiminde, Gördes ilçe merkezinin kuzeybatısında yer alıyor. Hidrolojik açıdan ele alındığında havzada önemli akarsular, göller ve barajlar yer alıyor. Haritada, Atık Depolama tesisi Bük Dere içinde beslenme alanı membasında kurulmuş, bu büyük bir risk taşımaktadır. Maden ocaklarının bulunduğu alan çevredeki derelerin beslenme havzasını oluşturmaktadır. Dolayısıyla ocak ve işletmeden kaynaklı kirlenme tüm hidrolojik sistemi etkilemektedir. Ocaklar tam bu derelerin beslenim alanı üzerindeyiken, bu kadar geniş bir ÇED alanında ‘bu derelerden malzeme alınmayacak, dere yatakları daraltılmayacak, kirletilmeyecek’ demek gerçek dışı beyan olup, tam bir yanıltmadan ibarettir” dedi. ‘MİLYONLARCA İNSANIN İÇME SUYUNU DOĞRUDAN ETKİLEYEBİLİR’ İzmir ve Manisa’nı içme suyu havzası tehdit altında olduğunu vurgulayan Atabey, “TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesinin Başlamış Çayı Kirliliği Özet Değerlendirme Raporu, nikel madeninin çevreye verdiği zararı gözler önüne sermektedir. Çayda, kadmiyum normal değerden 657 kat, kobalt 389 kat, bakır 310 kat, cıva 71 kat, nikel 30 kat, kurşun 20 kat, arsenik 19 kat, alüminyum 14 kat ve demir 10 kat fazla değerlerde çıkmıştır. Bölgedeki ormanlar, verimli tarım arazileri su kaynakları Gördes nikel madeni başta olmak üzere Bergama siyanürlü altın işletmeciliği, Efemçukuru altın madeni, Çaldağ nikel madeni gibi madencilik projeleri ile büyük çevresel risk altındadır. İzmir ve Manisa kentlerinde yaşayan milyonlarca insanın içme-kullanma suyunu doğrudan etkileme potansiyeli vardır” diye konuştu.
KAYNAKÇA
ETKB, (2017). Maden Kanunun. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/09/20170921-1.htm Erişim tarihi:10.10.2022 Yavuz, Y. (2015).
https://www.atlasdergisi.com/gundem/turkiyede-85- binden-fazla-tas-ocagi-ruhsati-verildi.html Erişim tarihi:10.10.2022
Sempozyum Kitabının tamamını indirmek için tıklayınız. (Sayfa 103-107 arasında)